Güncel Başlıklar:
cigerxwin şiirleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
cigerxwin şiirleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Kimim Ben - Cigerxwin

Unknown 27 Aralık 2014 Cumartesi 00:53

27 Aralık 2014 Cumartesi


Kimim Ben

Kimim Ben?
Onurlu kürdüm,
düşmanın düşmanı,
barışseverin dostuyum.
Uygar insanım,
Ne ilkelim, ne de yabani
Ne yapayım savaşsız olmuyor.
Düşman ülkemden çıkmıyor.
Benim atalarım
Hep özgür yaşadılar
Köle olmak istemiyorum
Sonsuza deĝin
Kimim ben?

Cigerxwin

yorum | | Devamı...

Savaş İstemiyoruz

Unknown 23 Aralık 2014 Salı 19:41

23 Aralık 2014 Salı




Savaş İstemiyoruz

Biz savaş istemiyoruz, lanet olsun savaşlara
Bizi korkutmuyor tehdit ile haykıran ses
Eĝer dünyanın iyiliĝini istiyorlarsa
Çıksınlar işgal ettikleri topraklardan

Cigerxwin
yorum | | Devamı...

Pol Robson Yoldaş

Unknown 12 Aralık 2014 Cuma 10:22

12 Aralık 2014 Cuma

 
Pol Robson Yoldaş

Ey Robson yoldaş, büyük ozan,
Barışın koruyucusu, bilge insan!
Bilinçli, yol bilen, Dallas düşmanı
Suların üstünden, dağların üzerinden,
Senin siyah rengin gözlerimizin önünde,
Güzel sesinin ahengi hâlâ kulaklarımızda.
Bize heyecan verir haksızlığa karşı mücadelen,
İnsanlık içindir haklı kavgan!
Korkuttun ağa ve derebeyleri,
Para babalarının yüreğini hoplatan,
Nasıl da uyandı kara derili insan!
El ele tutuşarak başkaldırdılar...
Makarti gibi Dallas'ı da korkuttular.
Birçok taçla taht sürüklendi ayaklar altında,
Kıstırıp kuyruklarını sermaye sahipleri
Koşuyorlar, titriyorlar, toplanıp kaçıyorlar
Meydanlardan!...

Ey Robson yoldaş!
Yalnız kara derili insanlar değil boyundurukta olan,
Beyaz deriliyiz ne fark eder, kalmışız biz de perişan:
Mazlum, biçare, bilgisiz, kara bahtlı çilekeşiz,
Aç ve çıplak, hasta ve açlıktan çöpe dönmüşüz
Nedir günahımız, suçumuz, sebepsiz birer mahkûmuz.
Düşte boyunduruğa Kürtler Araplar,
Zinciler, Hintliler ve tüm perişan insanlar.
Düzen, düzen!...
Vahşilerin düzeni eğri düzen,
Faşist düzendir bizleri hep ezen!
Sermayedarla biz köle yaptılar!
Çaresiz koyarak aldılar yük altına.
İnsanlık adına perişan olduk.

Ey Robson yoldaş!
Benimle senin derdin dertlerin en ağırı,
Egemenlik başlayalı dünyada
Kimi insanlar derebeyi, hanedan oldular,
Kimisi de yoksul, perişan, boyundurukta.
Marks ile Engels dertlerimize derman oldu,
İki bilge insan işçi sınıfına önder oldu.
Onlar ki ölümsüzdürler, biz yol gösterdiler,
Onların yolunda kavga verilince uyandı işçiler.
Gün doğdu... Gün doğdu,
Doğu boyunduruktan kurtuldu,
Kızıl güneş, sarı güneş
Çıktı yola Moskova'dan,
Serpti ışığını Balkanlara,
Almanya'dan uzandı ta Çin'e,
Büyük Çin, güzel güçlü Çin
Şavkını vurdu doğunun Hindine
Dağıldı, yayıldı dünyanın tümüne.

Ey Robson yoldaş!
Uyandı köylüler, işçiler, emekçiler,
El ele tutuşup kalktılar tüm ezilenler.
Tanklarıyla, toplarıyla gidiyorlar savaşa,
Yükseldi sesleri, her yerden haykırıyorlar,
Onlar eşitlik, barış, özgürlük istiyorlar.
Onlar artık kaçmıyor, kaçmayacaklar!...
Şimdi artık düşman kaçıyor, korkudan ölecekler!
Zenciler, beyazlar ve dünyada ezilenler
Oldular arkadaş, oldular candan yoldaş.
Egemenlerin zulmü kalkıyor yavaş yavaş.
Kaçıyor her yerden soylu hanedanlar,
Onların malları kendi başlarına bela!
Tarih zulümleriyle birlikte saplandı göğüslerine,
Gözlerine vurdu ve de acımasız yüreklerine
Çalı ve dikenler doldu, taş yüreklerine.
Yeniliyorlar, kaçışıyorlar savaş alanlarında.
Durmayın, kovalayın, bırakmayın onların peşini.

Ey Robson yoldaş!
Herkesin insanca yaşadığı bir dünya,
Cennet gibi köy ve şehirler, tüm olanaklar
Açılsın herkese eşitlik kapıları,
Okuyan bilimci, söyleyen ozanla dolsun dünya.
Yüce köşklerle güzel bahçeli evlerde
Yaşasınlar, dolaşsınlar gönüllerince
Akan suların, cıvıldayan kuşların arasında.
Göğe uzanan yüce zirvelerden süzülen
Güneş ışınları altında mutlu, umutlu
Yaşasın herkes özgürce...

Ey Robson yoldaş!
Buyrun gidelim, serbestçe dolaşalım,
Birlikte okuyup, birlikte görelim, soralım,
Zorbaların olmadığı bir dünyada kimden korkulsun?
Sınırlar kalkınca ne edelim pasaportu!
Kız, kızan, gönülleri hoş birer ozan!
Buradan kahvaltı edelim bal ile,
Moskova'da öğle, Çin'de ikindi yemeğiyle;
New York'ta akşam, Londra'da geceyle.
Siyah derililer ile beyaz derililer kirve olalım,
Beraber kanatlanalım uçalım Merih gezegenine
Şirin ve Zeliha ile el ele tutuşalım.
Yanağında bir öpücükle seni emzirsin,
Bağrındaki susuzluğu senden gidersin!...
Söyle aziz dost söyle, şarkı söyle,
Herkes güzel sesini dinlesin,
Dinlesin de kendinden geçsin...
Ey arkadaş söyle, aziz dost,
Sazlı sözlü coşkuyla söyle.
Kahrolsun kölecilik,
Yıkılsın zorbalık!
Yaşasın özgürlük!
Yaşasın bağımsızlık!...

Ey Robson yoldaş!
Bu güzel dünya yeter hepimize,
Siyah ve beyaz deri neyimize!
Karnı tok, alnı açık, güler yüz
Yaşayalım insanca tümümüz.
Ne aç kalsın, ne çıplak,
Ve ne de öksüz;
Ne ölen, ne öldüren, ne bağıran, ne çağıran
Bitsin artık insanlığı yok eden savaşlar!...
Çalışalım birlikte, işe gidelim yoldaşça,
Sekiz saat, dört saat, ya da iki...
Çalışmak çok güzeldir, birbirini ezmeden,
Halk için, yurt için, gece gündüz demeden!
Her şeyin sahibi olalım,
Donatalım kafamızı bilgiyle.
Tüm kıskançlıklar yok olur,
Herkes eşit kardeşcesine yaşar,
Vahşilik tamamen ortadan kalkar.
Birlikte bilgili hep beraber bilinçli,
Uçuralım barış güvercinini, yücelsin,
Yelpaze gibi kanatlarıyla bizi serinletsin.
Birlikte paylaştıralım sevgiyi, yaşamı,
Ah Cigerxwîn,
Bahsettiğin dünya
Çok güzel bir dünya!...

Cegerxwîn
yorum | | Devamı...

Kızıl Sel

Unknown 27 Kasım 2013 Çarşamba 01:16

27 Kasım 2013 Çarşamba



Kızıl Sel


Ey kızıl sel, güçlü sel
Bu ova ve dereleri sen kapladın

Damla ve sızıntılarınla inince sen
İlk önce varlığını duyumsatmazsın
damla ve sızıntılarınla inince sen

Bir araya geldin mi bir kez,
Küçük büyük demeden ezer yıkar
yüreklere korku salarsın.

Neye çarpsan hemen kırarsın,
Şehir ve köyleri tümden yıkarsın.

Düşman önünden çığlıklarla kaçar,
Silahsız ve elleri boş yere yıkılır.

Hangi önderden böyle ders almışsın?
Nereden bu birliğe ulaşmışsın?

Biz de gidip onun yanında ders alalım,
El ele tutuşup birbirimizi görelim.

Arzumuz odur ki senin gibi birleşelim,
Önümüze çıkan düşmanları kırıp, geçelim.

Burjuvazinin yüreğine salalım korkuyu,
Naralar atarak saldıralım.

Zengin ve sömürgecilerin başlarını eğelim,
Ayaklarımızın altında ezelim yılanın başını.

Sen milletin düşmanı zenginlerin dostusun,
Hiç kimse senin gibi dinsiz, imansız olmasın.

Bu yoksul ve ezilenleri önüne kattın,
Sevinç ve gülmelerini kursaklarında bıraktın.

Bu kerpiç ve ağaçlar, bu tahta ve oluklar
Üst üste yığılıp birer köprü oldular.

Sen, Ayzinhover ve Timurlenk gibi katı yürekli
Neden anlamsız bir savaş istersin sürekli?

Bu fakir ve kimsesiz yetimler
Duvar diplerinde ağlaşırlar.

Savaşlar her zaman zenginlere kâr getirir,
Çeker zararı hep işçi, köylü ve fakir...

Sen verirsin pamuk ile pirinci zengine
İşçi ve köylüleri talan edercesine!...

Senin belan bize, kârın ise onlara,
Başımıza musallat olmuşsun
dönmüşsün pehlivanlara.

Bugünün onlara, yarın doğar bizim günümüz,
El ele verdiğimizde işte o gün görürsünüz!

Senin akışını zenginlerin başı gibi dağıtacağız,
Seni kanallarla donatıp toprağa akıtacağız...

Her yer artık seninle yeşersin,
Toprağın yüzü aydınlanarak gülsün.

Ne zaman arkadaşın zenginleri öldürsek!
O an dünya cennet gibi daha da güzelleşecek.

Savaşlara izin verilmeyecek,
Herkes esenlikle, kardeşçe yaşayacak.

Bu taht ve sınırlar aradan kalkacak,
Tüm uluslar birlikte özgürce yaşayacak.

Böylece demire egemen olacağız,
Tüm canlılar birbirlerini tanıyacak.

Toprağı sürüp işletelim,
İçinde saklı ne varsa çıkartalım.

İşte o zaman temiz ve güzel su herkese,
Sahip olur insan ambar dolusu mal, mülke!

Böylece sitem ve zorbalık kalkacak,
O zaman yiğitlik nedir anlaşılacak!

Gönlümüzce güzelleşsin her yan donansın,
Dertlerimiz bitsin güllerimiz yeşersin...

Suyun cam gibi berrak arı kalsın,
Kolların bir halı gibi açılsın.

Herkes güleç yüzlü, neşeli, gönlü hoş olsun,
Zincirsiz ve prangasız özgürce yaşasın.

İnsanlar eşit, kadın ve erkek farkı olmasın,
Tüm emekçiler kendileri için istekli çalışsın.

Sonbahar, kış, ilkbahar ve yaz gelecek,
Her yerde çekirdekler seninle yeşerecek.

Ağaçları önüne katıp sürüklemeyeceksin,
İnsanların evini yıkıp perişan bırakmayacaksın!

Zorbaların adları dünyadan silinecek,
Her yerde senin güzel rengin esecek.

Ey ülkemin suyu, unutma yürü ileri!
Yeşert göğsümde gül bahçeleri...

Çok yaşamadan erken ölürsem şayet,
O güzel ânı yazık olur görmezsem!

Hiç olmazsa bu yaş tenin
Gül ve sümbülleri yeşertsin...

Ey deli kızıl sel, inanıyorum ki akacaksın
Şirin'in sesi gibi güzel çağlayacaksın!

Genç kız ve erkekler coşkun deyişler söyleseler,
Daha güzel sallanır güller ve yemyeşil çimenler.

Ey deli sel, ey tatlı güzel su!
Ben ve sen yaşamın sırrıyız!...

İyilik ve kötülük, gece ile gündüz gibi iz ize
Neden zorbalık yapalım birbirimize?

Kahrolsun zorbalık, ölsün zulmeden insan!
Yaşasın eşitlik her zaman ve her ân...

Temiz karakterli, uzağı gören ilerici insanlar
Neden birleşmezler, ey yüreği yaralı Cigerxwîn!


Cegerxwîn (1903-1984)
Kürtçe’den çeviren: Metin Aksoy
yorum | | Devamı...

Cigerxwin Kimdir, Hayatı

Unknown 30 Haziran 2013 Pazar 08:18

30 Haziran 2013 Pazar





Cigerxwin Kimdir

Asıl adı Şehmuz olan Cigerxwin, 1903'te Mardin’in Gercüş kasabası Hesarê k?yünde doğdu. Ailece 1914 yılında Kamışlı’ya bağlı Amud nahiyesine g?çtüler. Savaş sonrasında Suriye sınırları içinde kaldılar ve tekrar k?ylerine d?nmediler. Küçük yaşlarda çobanlık ve ırgatlık yaptı. Toprak ağaları ve beyleri iyi tanıdı.

Halktan diğer insanlar gibi okul yüzü görmedi.

18 yaşında Diyarbakır’a geldi. Dini eğitimi veren şeyhlerin yanına gitti. 15 yıllık eğitimi 8 yılda tamamladı. Eğitim g?rdüğü her yerde Kürt halkının acı ıstıraplarını gördü. Medresede olduğu dönem Kürt kültür ve edebiyatını öğrendi, yazılı klasikleri tanıdı.


1928 yılında Kürtçe şiirler yazmaya başladı. 1925 Şeyh Said İsyanı’na katıldı, isyandan sonra bir grup Kürt aydın ve yurtseverle Suriye’ye gitti. 1937’de XOYBUN adında kurulan örgüt içinde yer aldı. Hawar dergisinde Cigerxwin isimiyle şiirler yazdı.


1949 yılında bir toplantıda komünistlerle tanıştı. Komünistlerle sıkı ilişki içinde çalışarak, 1957 yılına kadar Cizre İçin Barış Komitesi Başkanlığı’nı yaptı. Bu yıllarda Suriye Kürdistan Demokrasi Partisi’ne katıldı. Cigerxwin yaşamının sonuna kadar Suriye Kürdistan Demokrat Partisi Merkez Komitesi Üyesi olarak kaldı. 1961 yılında Irak’taki ulusal harekete yardım etti. Burada parti kadrolarını eğitti ve Kürdistan Akademisi’nde dersler verdi. Güney hareketi yenilince geri Suriye’ye döndü.


1973 yılında Suriye’nin baskısı karşısında Beyrut’a geçti ve tutuklanmaktan kurtuldu. 1979 yılında Stockholm’a geçti ve çalışmalarını burada sürdürdü.

Cigerxwin, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki şiirlerinde Kürt işçi ve köylülerin Kürt burjuvalarına ve toprak ağalarına karşı verdiği mücadeleyi işledi. Bu şiirlerindeki devrimci öz, bütün ülkenin işçilerinin mücadelesini yansıtıyordu. Cigerxwin’in birçok romanı ve şiir kitabının yanı sıra araştırma kitapları da vardır. Kürtçe sözlük hazırlayan Cigerxwin’in 16 tane Kürtçe eseri vardır.

Sosyalist, araştırmacı ve şair olan Cigerxwin, 22 Ekim 1984’te Stockholm’da öldü.

Cigerxwin

Di sala 1903'an de li gundê HESARÊ li Kurdistana Bakur, hatiye Dinê.

Di sala 1920an de desbi xwendina Olî kir, û li Kurdistana Binxetê, Başûra mezin û Kurdistana Îranê jî li xwendinê geriya ye, û rewşa gelê Kurdistanê baş nas kir.

Di sala 1937-1938an de, wî û hevalên xwe Komelak li bajarê Amûdê vekirin, û komela wan gelek berepêş ve çû, lê bi navtêdana hin mirovên nezan û dijminê miletê kurd Firansizan ew komele girt.

Di sala 1948an de Cegerxwîn bû hevalê Partiya Komonîst a Sûrî.

Di sala 1949an de cara yekemîn Cegerxwîn hatiye girtin.

Di sala 1950 î de Cegerxwîn dikeve Civata Aştîxwazan.

Di sala 1957an de Cegerxwîn ji komonîstan dûr dikeve û di wê salê de wî û hevalên xwe rêxistina AZADÎ sazkirin û piştî pêlakê Cegerxwîn û hevalên xwe rêxistina xwe fesix dikin û bi Partiya Dîmoqratî Kurdî re dibin yek.

Di sala 1959an de sê salan dibe mamosteyê zimanê kurmancî li Zanîngeha Bexdayê.

Di sala1962an de hukû**** Îraqê bera wî dide û ew û zarokên xwe vedigerin kurdistana Binxetê, û li wir Cegerxwîn tê girtin.

Di sala 1963an de dîsa Cegerxwîn tê girtin û dikeve Zindana Mezzê li bajarê Samê, lê pistî pêlakê tê berdan lê wî Surginî bajarê Siwêda nav Durziyan dikin, lê pistî pêlake ne dirêj vedgere Bajarê Qamişlo.

Di sala 1979an de Cegerxwîn li Siwêdê di bi mihacir û pênc salên xwe yên dawî ji jiyana xwe li diqedîne.

Di 22-10-1984'an de li bajarê Stockholmê Cegerxwîn serê xwe danî û çû ser heqiya xwe.
_____________

 
Cîgerxwîn'in Derik yılları

Cîgerxwîn, 1920'lerde 15 yaşlarındayken Derik'e geliyor. Asıl ismi Mele Şeyhmusê Hesarîdir. Diyarbakır'da Meleyê Serî Jêkirî'nin yanında okuyan Cîgerxwîn'in niyeti, iyi bir eğitimci olarak bilinen Seydayê Mele İskender'in yanında icazet almak, "12 ilmi" okuyup bitirmek.

Her şairin gönlünde bir şehir var. En çok bilineni de İstanbul; Bir çok şairi etkilemiş, üzerine bir çok şiir bestelenmiştir. Ünlü Kürt şair Cîgerxwîn için de Mardin'in Derik ilçesinin buna yakın bir değeri var.

Cîgerxwîn'in hayatı üzerinde önemli etkisi olan Derik ile bunun gerçekleştiği 6 yıl pek bilinmiyor. Bu süreye ilişkin tek bilgi, Cîgerxwîn'in İsveçte yayınlanan ve kendi hayatını anlattığı kitabında yer alıyor. Ne Qenadê Kurdo'nun Tarixa Edebiyata Kurdi'de ne de Mehmet Uzun'un hazırladığı Anatolojîa Edebiyata Kurdî'de bu süreye ilişkin bir bilgi yok. Mehmet Uzun, konuyla ilgili kesin bir şey söyleyemiyor; durumdan haberdar olmasına karşın ayrıntılara da sahip değil. Uzun'a göre, Cigerxwin, Derik'te doğmuş.

Konuya ilgi duyan HADEP Derik İlçe eskiyöneticisi Emin Güven ise bu giz perdesini biraz aralamak için bir çalışma yürütmüş. Emin Güven Cîgerxwîn'in Derik'te doğmadığını belirtiyor. Güven'e göre, ünlü şair, 1920'lerde 15 yaşlarındayken Derik'e gelmiş. Asıl ismi Mele Şeyhmusê Hesarîdir.

Cîgerxwîn 'in Derik'e gelişi eğitim içindir; Diyarbakır'da Meleyê Serî Jêkirî'nin yanında okuyan Cîgerxwîn'in niyeti, iyi bir eğitimci olarak bilinen Seydayê Mele İskender'in yanında icazet almak, "12 ilmi" okuyup bitirmek.

Cîgerxwîn yetişmesinde büyük emeği olan Seydayê Mele İskender (1898-1928), Botan Aşireti'nden olup asıl ismi İskender Kaz'dır.

Mezarı Derik'te Hidra Mezarlığı'nda bulunan Seydayê Mel İskender, Derikli olmamasına karşın Derik'te çok sayıda mele (hoca) yetiştirdi. Mele Şehmusê Heserî (Cîgerxwîn) yanı sıra Mele Yunus, Mele Bezo, Mele Kundûro, Mele Ali, Mehmedê Haboşî, Mele Xeme, Mele Abdurhamanê Sorikî bunların başında geliyor.

İskender'in Kürt kimliğine sahip çıkan yapısı en dikkat çeken yönü. Aşağıdaki kısa dörtlüğü ise onun dönemin toplumsal sorunlarıyla -Kürt sorunu- yakın ilgilendiğini ortaya koyuyor.

Asûman çirîya xwîn barîya ji stêrkan/ Rom hesin rijandayî çawê xortikan/ Ev Sal ji derbas bu kêm ne bu derdê pîs u cahşikan/ Bo çi ji ter bivejim tu bi xêr hatî sala nu.

(Gök yırtıldı, kan yağdı yıldızlardan /Osmanlı, gençlerin gözlerine kurşun döktü/ Bu yıl da geçti ama azalmadı işbirlikçi ve berbatların derdi/ Neden sana 'hoş geldin' diyeyim yeni yıl?)

Derik'in doğası

Mele İskender kadar Derik'in doğal yapısı da Cigerxwin üzerinde önemli bir etki yapmış. Kendisi ile yapılan bir röportajda söyledikleri bu tespiti doğruluyor. Öyle ki Cigerxwin şair olmasında Derik'in etkisin altını çizer: "Derik gola kulturê ye. Ger ez neçuyam Derikê, min girê Turcelê, Pozê Mencelê, Textê Qiza qrêl u ev dehl u rezên Derikê nedita, bawer nakim ku ez bibuma tu şair. Min ilhama xwe u şaîrtî ya xwe ji Derikê standiye. (Derik kültür gölüdür. Eğer Derik'e gitmeseydim, o tarihi ve doğal güzellikler olmasaydı inanıyorum ki ben şair olmazdım.) Cîgerxwîn'e ilişkin anlatılanlar, Derik'te olduğu sıralarda toplumsal sorunlara da ilgi gösterdiğini ortaya koyuyor. Bunların başında da Kürt illerindeki ağa ve beyin baskısı geliyor.

Özellikle de Derik'te kendini hissettiren ağa ve bey zulmü Cîgerxwîn'in gözünden kaçmaz: Derik bi rez bi terezî / Ser Derikê bi axa u bi teresî/ Hêvi dikim ji xedayê av u bej/ Ruhê van bistinî bi lez bi lez. (Derik bağ ve terazidir/ Derik'in başında ağa ve riyakarlık var/Umut ediyorum ki tanrıdan /Bunların bir an önce canını alsın)

Toplumsal sorunlara duyarlılık

Cîgerxwîn'in bu tutumu zamanla ağaların ve şeyhlerin kendisine cephe almasına yol açar. Bu dönem aynı zamanda Şeyh Sait isyanının başladığı dönemlere rastlar. İsyanın etkisi bir çok yer gibi Derik'i de etkiler. Mele İskender başta olmak üzere çok sayıda şeyh ve mele talebe yurtseverlik duygularıyla hareket etmekte. Kürtlerin durumu üzerinde kafa yormaktadır. Bununla birlikte Mele İskender başta olmak üzere Kürt sorununa ilgi duyan çok sayıda şeyh ve mele baskı görmeye başlar. Cîgerxwîn, 1926 yılında hocası Mele İskender'in da tutuklanması üzerine eğitimini tamamlamak (12 ilmi bitirmek) için Derik'ten ayrılıp Cizre'ye oradan Qamişlo'a geçiyor. Mele İskender'in tutuklanmasını başka tutuklamalar izler. Mele İskender içerde verem hastalığına yakalanır bir yıl sonra da vefat eder. Cîgerxwîn'in yakın arkadaşı Mele Abdurrahmanê Sorikî ise kaçar.

Qamişlo'da heybetli bir adam

Cîgerxwîn'in Derik'e olan sevgisini Ali İrci adında Derikli bir aydın da tanık olmuş. İrci'nin anlattıklarına göre, tanışma 1940'ta Suriye'ye buğday almak için gidildiğinde yaşanmış.

Ali İrci, "Ben Qamişlo'ya bağlı Taebeş köyüne gitmiştim. Tesadüfen gittiğim gün herkes Cîgerxwin'in geleceğini söylüyordu. Ben de merak ettim. Kim bu Cîgerxwîn. Adeta bir bakan gelecekmişcesine herkeste bir telaş vardı. Aradan 2-3 saat geçtikten sonra Cîgerxwîn çıkıp geldi. Köyün odasına gidildi. Ben de gittim. Cîgerxwîn, iri yarı, beyaz bir bedr (Suriye'de erkeklerin giydiği fistan şeklindeki giysi) giymişti. Elbisenin kol ve göğüs kısmının açık yerlerinden adeta kıllar fışkırıyordu. Ben de köy odasının en uç köşesinde kapının yanında oturmuştum. Birden gözü bana ilişti ve bulunduğu yerden bana seslendi: "Xarziye tu bi min xerîb tê tu ji ku yî? (Yeğenim bana tanıdık geliyorsun, nerelisin?) İrci: Xalo, ez ji Derikê me. Derika çîyayê mazî. (Dayı, Derikli'yim) İrci, bunun üzerine Cîgerxwîn'in kendisini yanına çağırarak, "Ez ji Derikê me" (ben de Derikli'yim) dedi ve bana Derikli bir çok şahsiyeti sordu. En çok da üç kişinin üzeride durdu. Mele Ali, Seydayê Mele İskender u Mele Abdurrahmanê Soriki. Ben de Seydayê Mele İskender'in yakalandığını, Mele Abdurrahkmanê Soriki'nin kaçtığını söyledim. Recep Beyin askerlerinin Derik'i nasıl eziyetten geçirdiğini tek tek anlattım. Bunun üzerine, hemen oracıkta şu dörtlüğü söyledi: Ava qabê hurm u hurm e /Reco hati ye bi gurm u gurm e/ Mele tirsîya çu zozanê/ Seyda manin di zindanê (Çağlayan akar gürül gürül/ Recep gelir gümbür gümbür/ Meleler korkudan kaçtı/ Seydalar zindanda kaldı)
yorum | | Devamı...

İsyan Demircileri

sözcüklerimizle karanlığı ezip geçtik
artık önümüz hep aydınlık.
yüreğimizden dünyaya
pahalı sevgiler ışıldıyor.

bir barış türküsüdür;
baharda açan çiçek
mavilikte uçan kuş
toprakta börtü böcek.

yaşamak, fırından yeni çıkmış ekmek gibi
sıcak ve doyumsuz,
ümitli bir şey.

yaşamak, alın akı hürriyet.



İletişim;

Ad

E-posta *

Mesaj *