Kızıl Sel
Unknown 27 Kasım 2013 Çarşamba 01:16
Kızıl Sel
Ey kızıl sel, güçlü sel
Bu ova ve dereleri sen kapladın
Damla ve sızıntılarınla inince sen
İlk önce varlığını duyumsatmazsın
damla ve sızıntılarınla inince sen
Bir araya geldin mi bir kez,
Küçük büyük demeden ezer yıkar
yüreklere korku salarsın.
Neye çarpsan hemen kırarsın,
Şehir ve köyleri tümden yıkarsın.
Düşman önünden çığlıklarla kaçar,
Silahsız ve elleri boş yere yıkılır.
Hangi önderden böyle ders almışsın?
Nereden bu birliğe ulaşmışsın?
Biz de gidip onun yanında ders alalım,
El ele tutuşup birbirimizi görelim.
Arzumuz odur ki senin gibi birleşelim,
Önümüze çıkan düşmanları kırıp, geçelim.
Burjuvazinin yüreğine salalım korkuyu,
Naralar atarak saldıralım.
Zengin ve sömürgecilerin başlarını eğelim,
Ayaklarımızın altında ezelim yılanın başını.
Sen milletin düşmanı zenginlerin dostusun,
Hiç kimse senin gibi dinsiz, imansız olmasın.
Bu yoksul ve ezilenleri önüne kattın,
Sevinç ve gülmelerini kursaklarında bıraktın.
Bu kerpiç ve ağaçlar, bu tahta ve oluklar
Üst üste yığılıp birer köprü oldular.
Sen, Ayzinhover ve Timurlenk gibi katı yürekli
Neden anlamsız bir savaş istersin sürekli?
Bu fakir ve kimsesiz yetimler
Duvar diplerinde ağlaşırlar.
Savaşlar her zaman zenginlere kâr getirir,
Çeker zararı hep işçi, köylü ve fakir...
Sen verirsin pamuk ile pirinci zengine
İşçi ve köylüleri talan edercesine!...
Senin belan bize, kârın ise onlara,
Başımıza musallat olmuşsun
dönmüşsün pehlivanlara.
Bugünün onlara, yarın doğar bizim günümüz,
El ele verdiğimizde işte o gün görürsünüz!
Senin akışını zenginlerin başı gibi dağıtacağız,
Seni kanallarla donatıp toprağa akıtacağız...
Her yer artık seninle yeşersin,
Toprağın yüzü aydınlanarak gülsün.
Ne zaman arkadaşın zenginleri öldürsek!
O an dünya cennet gibi daha da güzelleşecek.
Savaşlara izin verilmeyecek,
Herkes esenlikle, kardeşçe yaşayacak.
Bu taht ve sınırlar aradan kalkacak,
Tüm uluslar birlikte özgürce yaşayacak.
Böylece demire egemen olacağız,
Tüm canlılar birbirlerini tanıyacak.
Toprağı sürüp işletelim,
İçinde saklı ne varsa çıkartalım.
İşte o zaman temiz ve güzel su herkese,
Sahip olur insan ambar dolusu mal, mülke!
Böylece sitem ve zorbalık kalkacak,
O zaman yiğitlik nedir anlaşılacak!
Gönlümüzce güzelleşsin her yan donansın,
Dertlerimiz bitsin güllerimiz yeşersin...
Suyun cam gibi berrak arı kalsın,
Kolların bir halı gibi açılsın.
Herkes güleç yüzlü, neşeli, gönlü hoş olsun,
Zincirsiz ve prangasız özgürce yaşasın.
İnsanlar eşit, kadın ve erkek farkı olmasın,
Tüm emekçiler kendileri için istekli çalışsın.
Sonbahar, kış, ilkbahar ve yaz gelecek,
Her yerde çekirdekler seninle yeşerecek.
Ağaçları önüne katıp sürüklemeyeceksin,
İnsanların evini yıkıp perişan bırakmayacaksın!
Zorbaların adları dünyadan silinecek,
Her yerde senin güzel rengin esecek.
Ey ülkemin suyu, unutma yürü ileri!
Yeşert göğsümde gül bahçeleri...
Çok yaşamadan erken ölürsem şayet,
O güzel ânı yazık olur görmezsem!
Hiç olmazsa bu yaş tenin
Gül ve sümbülleri yeşertsin...
Ey deli kızıl sel, inanıyorum ki akacaksın
Şirin'in sesi gibi güzel çağlayacaksın!
Genç kız ve erkekler coşkun deyişler söyleseler,
Daha güzel sallanır güller ve yemyeşil çimenler.
Ey deli sel, ey tatlı güzel su!
Ben ve sen yaşamın sırrıyız!...
İyilik ve kötülük, gece ile gündüz gibi iz ize
Neden zorbalık yapalım birbirimize?
Kahrolsun zorbalık, ölsün zulmeden insan!
Yaşasın eşitlik her zaman ve her ân...
Temiz karakterli, uzağı gören ilerici insanlar
Neden birleşmezler, ey yüreği yaralı Cigerxwîn!
Cegerxwîn (1903-1984)
Kürtçe’den çeviren: Metin Aksoy
Benzer Başlıklar;
Dünyanın iklimi değişmedikçe , hiçbir kanun aklın adalet değirmeninde öğütülecek kadar; temiz, vicdani ve ahlaki değildir. Ozan Deniz Sarıtop