Güncel Başlıklar:

Ahmede Xane Kimdir - Hayatı

Unknown 9 Temmuz 2013 Salı 17:53



 Ehmedi Xani’nin doğum tariseri olan Mem Ü Zin de gösterilmiştir. Hicri 1061 (m.s.1651) tarihinde doğmuştur. Babası Şeyh Elyas, dedesi Eyaz, büyük dedeside Rüstem’dir. Xani, onun soyadı gibidir. Bu iki nedenden kaynaklanmaktadır. Biri yerleşim alanı bağımlılığı diğeri de mensup olduğu aşirettir. Xani aşiretine mensup olan Ehmed’in şöhreti olunca Xani soyadıyla anıldı.
M.S. 1460-1465 Tarihlerinde Doğubayazıt yöresine Hakkari aşiretlerinden Pınyaşiler ve Xani aşiretlerinden halkı getirip yerleştirirler. Bugün Beyazıt yerleşik halkının ismi Pinyaşiler (planşi)’dir. Xani aşireti daha küçüktür. Doğum yeri Doğubayazıttır. Buralı olduğu içinde eserlerinde ”ben Beyazıt’ta doğdum” ifadesini kullanmadığını düşünüyoruz. Babası Şeyh Elyas, Kızıldıze (kırmızıkale – ortadirek) köyünde kadılık görevinde bulunmuştur. Kızıldıze tarihi kervan yolunun İran’a açılan son kapısıdır. Buradan geçen kervanlardan alınan baç (haraç, gümrük harcı) ile İshak Paşa Sarayının inşaat finansmanı sağlanmıştır. Bugün Kızıldize’nin temelleri harabe şeklindedir. Köyün eski mezarlığına Xani mezarlığı denmektedir. Civar köylerde de Pınyaşiler hakimdir.
Xani ilk okumaya aile içinde babası İlyas’tan hukuk kuralları ilim kaynaklı bilgilerle okumaya başladı. Bir yönünü okula, bir yönünü de divana vererek eğitimini yapması sağlanıyor. Okulda bilim, divanda yaşam derslerinde büyüdükçe okuma düzeyi de yükseliyor. Feqilik derslerinde Arapça öğrenir. O dönemde imkanı olanlar yüksek öğrenimlerini feqi okullarında yaparlardı. Xani için bu imkanlar oluşur. Beyazıt’taki Muradiye medresesine gider. Bir süre sonra Beyazıt ve çevresindeki tüm camileri gezer. Daha sonra Ahlat ve Bitlis medreselerinde öğrenim görür. Botan ve Mezapotamya da devam eder öğrenimine. Bağdat, Şam, Halep ve İran medreselerinde uzunca yıllar öğrencilik hayatı yaşadı. Kabe’yi tavaf ettiği, Mısıra gittiği yazdığı eserinin içeriğinde açıkça görülmektedir. Bilhassa Suriye medreselerinde Antik Yunan felsefesini, Mezopotamya ve İran medreselerinde de tasavvufu (İslam felsefesini) astronomi, şiir ve sanat tekniğini öğrenmiştir. Bunun yanında, buralarda Feqiye Teyrana, Ehmedi Ciziri’ye, Hipokrat’a, Platon’u, Aristo’yu Farabi’yi, Şahabettin Sühreverdi’yi, Mühyettin Arabi’yi, Ali Heriri’yi, Firdevsi’yi, Ömer Hayyam’ı, Nizami’yi ve bir çok ilim adamlarını öğrendi. Her yerde isim yapmış alimlerle araştırır ilmi ve bilimi daha da ilerletmek için onların yanında diplomasını aldıktan sonra Beyazıt’a eğitim vermeye çalışır. Halk içerisinde otorite ve saygınlığı vardı. Toplum içinde iki yeri vardı. Biri ilim, diğeri de misafirperverliği, mertliği ve dindarlığıydı. Söz ve maneviyatı herkesin üzerinde derin etkiler bırakıyordu.
Xani, İshakpaşa Sarayının temeli atılırken (1674) dua okumuştur. Beyazıt Beyi Mir Mehemmed’dir. Daha sonra Beyazıt’ta Muradiye Camii’nde imamlık yapmıştır. Mir Mehemmed’e divan katipliğinde bulunmuştur. Onunla yakınlığını, ona sevgisini bir şiirinde ifade etmiştir, ölümüne dair üzüntüsünü belgelemiştir. Mir adına İran sınır Serdar’ı ile alınan karara imza atmıştır.
Ehmed-i Xani’nin siyasi özlemi, düşünceleri açıktır ki o dönemin genel atmosferinden doğmuştur. Bu dönemde, Kürt düşün hayatının geri olduğu açık. Ancak bu, Kürt düşünce ve edebiyat mirasının hiç olmadığı anlamına gelmiyordu. Önemli bir düşünce ve edebiyat mirasına sahipti. Fakat bu Kürtlerin sosyo-ekonomik koşullarından dolayı yaygınlık kazanamamıştı. Çok dar sınırlar içinde düşüne haps olmuştu. Bu bir idari yaptırımdan çok sosyal ve kültürel nedenlerden kaynaklanıyordu. Xani daha çok birlik ve ittifak parolalarını kullanarak sesini yükseltiyor, Kürtlerin kendi aralarındaki çelişkilerine de dikkat çekiyordu. Butür şartlar altında Beyler Xani’yi anlayamadılar. Kısaca bu modern düşünceler pratikleşmeyip sonrasız kaldı.

Ehmed-i Xani’nin en önemli yönü, yurtsever ve halkçı oluşudur. O aslında aydınlanmanın öncüsü sayılır. Birçok aşirete bölünmüşlük kendisi için en temel sorundur. Denilebilinir ki, tüm düşüncelerinde ana tema budur. Bu nedenle Kürtlerin birliği, Kürtlerin diğer halklar gibi özgür yaşaması, Kürt kültürü vedilinin özgürce gelişmesi için feryat eder. Tüm bunları sağlamanın yolunun çağdaş bir millet olmaktan geçtiğine inanır. Kürtlerin aslında hiçbir yönü ile komşu halklardan geri olmadığını yalnızca birlik ve iyi yöneticilerden yoksun olduğunu savunur. Bu nedenle şiirlerinde komşu halkların sanatıyla dilleriyle yarışır ve bununla Kürtlerin sahip olduğu yeri dile getirir. Ancak Xani’de başka halkları karşısına alan bir milliyetçiliğe rastlanmaz. Tam tersine Xani hep eşitliği gösterir. Komşu halkların kültürel, tarihsel, dinsel yakınlıklarını kardeşlik olarak görür. Kimi şiirlerinde her bir mısrasını ayrı bir dilde (Kürtçe, Farsça, Türkçe, Arapça) ifadelendirdiği dörtlüklerde sembolize eder.
Xani aynı zamanda iyi bir eğitmen ve dil uzmanıdır. Dönemin felsefi, teolojik ve edebiyat bilgilerini iyi özümsediği ve bu yönüyle yetkinleştiği anlaşılıyor. Ayrıca Kürtçe ile birlikte Arapça, Farsça ve Osmanlıca’ya oldukça hâkim olduğu biliniyor. Şiirlerindeki derin kültürel birikim ve bilgi hayranlık uyandıracak düzeydedir. Mem û Zin adlı temel yapıtında her olayı ele alışı derin bir çözümleme biçimindedir. Anlatımda vecizidir. Musa’dan Xaniye, Davuttan Aristo ve Eflatuna ve daha birçok büyük şahsiyetten etkilenme düşünceler ortaya koyar. Xani bu birikimini 4 ayrıdilde dile getirir. Kültürel birikimi söz konusu dilleri yetkince kullanmasına dillere hakimiyeti de birikimin sistemleşmesine yol açmaktadır. Xani’nin Kürtçe’yi kullanması olağan üstüdür. İşte bu nedenle Kürt çocuklarına çok kolay bir şekilde Arapçayı yani İslam dilini öğretir. Çok pratik ve halkın kavrayabileceği metotlar geliştirir. Xani’nin özellikle çocuklara dönük olması da anlamlıdır, ‘Nûbara Pıçukan’ adlı eserinde ‘’ne jı boy sahip rewacan, belki jı boy pıçuked kurmancan’ derken esasında üst zümrelere karşı halkın yanında olduğunu ifade eder. Ama halk eğitimsiz ve sahipsiz olduğundan halk çocuklarının aydınlatılıp geleceğe muktedir olmalarını amaçlar.
İlahiyat konusunda Xani’nin ifade ettikleri çok önemlidir. Her şeyden önce din konusunda derin bir eğitime, birikim ve bakışa sahip olduğu anlaşılıyor. Sevgi, aşk, insan ve insan ilişkilerinde tasavvufi bir bakış söz konusudur. İnsanı yücelten, insan ilişkilerini bilgi ve sevgi üzerine kurgulayan bir bakışı vardır. Ancak İslam’ın değişik yorumları ve İslam’a dönük felsefi yorumlar konusunda da bir tartışma içerisindedir. Kişisel yazgı (Kader) konusunda Mutezilecilerle çatışır ve düşüncelerinde ‘iman’ın daha ağırlıklı bir yer tutmasına karşın, toplumsal kaderin tayininde (toplumsal sorunların çözümünde) oldukça akılcı eleştirirle ve çözüm önerilerine sahiptir. Burada kaderciliği sorguluyor, toplumsal sorunları çözümsüz bırakan yöneticileri, yönetim biçimlerini aşiretçiliği suçlar. Çözümü bilimle, edebiyatla, felsefe ile aydınlanmış gelecek kuşaklarda arar. Bu yönüyle Xani’nin düşünceleri ‘İslam felsefecileri’nin dile getirdikleri ile irdelenmeleridir.