Pages - Menu

7 Kasım 2013 Perşembe

Kürt Edebiyatı Sözlü Kültür Sözlü Edebiyat

Kürt Edebiyatı  Sözlü Kültür Sözlü Edebiyat


 Bir toplumun yerleşik hayata geçmesi, o toplumda yazılı
kültürün serpilmesine zemin hazırlar. Göçebe topluluklarda,
sözlü kültür egemendir. Kırsal alanlarda, örgün eğitimin yazıyı
yaygınlaştırmadığı bölgelerde, sözlü kültürün egemenliği, kentleşme
ile birlikte önemini yitirerek yerini yazılı kültüre bırakır. Sözlü
kültürleri, yaşadıkları coğrafyanın izlerini taşıyan Kürtler, Kürt dili
ile eğitimin önündeki siyasal kısıtlamalar nedeniyle yazılı kültüre
Arapça, Farsça ve Türkçe ile geçiş yapmak durumunda kalmışlardır.
İnsanlar arasındaki ilişkilere farklı açılardan bakan dil ile kültürün
kesiştikleri en verimli kavşak, sözlü kültür ürünlerinin ortaya çıktığı
alanlardır. Bu sözlü edebiyat, genellikle “halk edebiyatı” adını alır
ve içinde çeşitli anlatı türlerini barındırır.
İnsanın dünya üzerindeki varlığı on binlerce yıl öncesine dayanır.
Buna karşılık tespit edilen ilk yazı örnekleri M.Ö. üç bin yıla
kadar gider. Bu çerçevede, insanlık tarihinin binlerce yıllık bilgi,
deneyim ve tecrübesinin sözlü gelenek vasıtasıyla kuşaktan
kuşağa aktarıldığını söyleyebiliriz. Tarih boyunca konuşulan on
binlerce dilden yüz kadarı edebiyat üretebilecek derecede yazıya
bağlanabilmiş, büyük bir kısmı ise hiç yazılamamıştır. Walter
Ong, bugün konuşulan üç bin kadar dilden yalnızca yetmiş sekiz
tanesinin edebiyat üretebildiği ve yüzlerce dilin kendisini ifade
edebilecek bir alfabe ile karşılaşmadığı iddiasındadır. (Walter Ong,
Sözlü ve Yazılı Kültür, Metis Yay.)
İnsanların günlük hayatlarındaki en sıradan olaylardan en
olağanüstü olaylara kadar, hafızalara kayıt düşülen her türlü
sosyal, siyasi, ekonomik ve insani hadiseler sözlü kültür ortamında
yaşanmaktadır.
Her kültür ve uygarlık, ortaya çıktığı bağlam içerisinde sözlü
anlatıma dayanan birçok inanışı, örf ve âdeti meydana getirir.
Her milletin sözlü edebiyatı zengin malzemeler içerir ve bunların
başlangıcı, insanlığın toplumsal hafızasının henüz şekillenmediği
tarih öncesi çağlara dayanır. Sözlü edebiyat, yazının bulunmasından
önce var olan, kulaktan kulağa aktarılması ve akılda kalması
bakımından şiirselliği gerektiren bir edebiyattır. Sözlü edebiyatla
aktarılan bilgiler bir belgeye dayanmadığından, türlerin içeriği
anlatıcıdan anlatıcıya değişiklikler gösterir. Kısacası sözlü edebiyat,
derlenip yazıya geçirilinceye değin varlığını ezbere borçludur.
Sözlü Kürt edebiyatının özelliklerini şöyle belirleyebiliriz:
-  Doğaçlamadır.
-  Sözlüdür (Metinsizdir.)
-  Yazarı yoktur (Anonimdir.)
-  Ağızdan ağıza aktarılır (Toplumsal belleğe dayalıdır.)
-  Değişebilir, çeşitlenebilir, sürekli akış halindedir.
-  İki eyleyeni vardır: İcracı ve dinleyici. İcracı ve dinleyici arasında
canlı iletişim vardır.
-  Dinleyicinin duygusal olarak olayla ve kahramanla özdeşleşmesi
(mimesis) esastır, hazzı yaratan budur.
-  Eleştirme, yeniden okuma vs. gibi amaçlarla anlatının başına geri
dönmek mümkün değildir.
-  Sese dayalıdır.
-  Beden dili devreye girer.
-  Kişileri daha az içine kapalı, dış dünyaya ve topluma açık kılar.
-  Kalıplıdır.
-  Tekrar ve ritim esastır.
-  Somut duruma bağlıdır. Anlatılan destanlar gerçek olay ve
durumlardan kaynağını alır.
-  Çözümleme, irdeleme yoktur.

Kürt edebiyatının, ağırlıklı olarak sözlü edebiyat geleneğine
yaslanmasının önemli bir nedeni sosyolojik ve tarihi realitelerdir.
Dağlık coğrafya, göçebe yaşam ve feodal ilişkiler Kürt edebiyatının
sözlü alanda daha yaygın bir biçimde serpilmesine zemin
hazırlamıştır. Öte yandan Kürt dilinin gördüğü baskılar, Kürtçenin
eğitim dili olarak kullanılmayışı gibi harici etkenler yazılı
edebiyatın gelişimini olumsuz etkilemiştir.
Sözlü Kürt edebiyatı; hikâye, masal, atasözü, bilmece, anı, efsane
ve destan gibi birçok türü içinde barındırır. Sözlü Kürt edebiyatının
temel kaynakları; aşk, savaş, günlük hayat, aşiretler arasındaki
ilişkiler, göç, kahramanlık, doğal yaşam betimlemeleri ve
Mezopotamya mitolojisinin zenginlikleridir. Bu bağlamda anlatıların
kahramanları; devlerle savaşan yiğit ve yakışıklı gençler, kurnazlar,
çirkin ve korkaklar, âşıklar, güzel kızlar, yabani hayvanlar, av
meraklısı iyi (ya da kötü) yürekli mirler (beyler), dostluklar ve
ihanetlerdir.